Ana içeriğe atla

Din mi Uzaklaşıyor, Gençler mi Kaçıyor?

"Hakaretle Değil, Hikmetle Anlatmak"

Gençler neden din ve dini alanlardan ciddi anlamda kopuş yaşamaktadır. Ayrıca bu kopuş beraberinde bir kızgınlığı da oluşturmaktadır. Bunların temeline inmek için, aşağıdaki sorular üzerinden ilerleyerek, hem tarihi hem de günümüzden somut örneklerle meseleyi detaylandıralı

m...

1. Dini anlatımda kullanılan üslubun etkisi nedir?

2. Gençler neden dinden uzaklaşıyor?

3. İslam’ı temsil ettiğini söyleyen bazı kişilerin söylemleri, gençler üzerinde nasıl bir etki bırakıyor?

4. Dini değerler ve ahlakın yozlaşmasının sorumlusu gerçekten inançsızlar mı, yoksa dini yanlış anlatanlar mı?

5. Gençler arasında yaygınlaşan deizm ve ateizmin sebepleri neler?

6. Alternatif olarak nasıl bir dini anlatım modeli benimsenmelidir?

1. Dini Anlatımda Kullanılan Üslubun Etkisi

Dini anlatımda kullanılan üslup, gençlerin dine olan bakış açısını doğrudan etkiler. Kur’an-ı Kerim’de bile peygamberlerin tebliğ metodunun "güzel öğütle ve hikmetle" olması gerektiği açıkça belirtilirken (Nahl 16/125), sert, aşağılayıcı ve hakaret dolu bir üslubun insanları dinden uzaklaştırması kaçınılmazdır.

Geçmişte İslam'ı anlatan büyük âlimler, insanlara sevgiyle, merhametle ve anlayışla yaklaşarak dini sevdirmiştir. Ancak bugün bazı kişilerin kullandığı hakaret, kibir ve aşağılayıcı söylem, İslam'ın temsilcileri olarak görülmelerine rağmen İslam'ın özüne zarar vermektedir.

Genç bir insan, kendisine "hıyar" veya "sapık" gibi ifadelerle hitap eden bir din adamını dinlemek ister mi?

Bir hata yaptığında azarlanacağını bilen bir genç, o ortama yaklaşır mı?

Dini anlattığını iddia eden bir kişinin sürekli bağırması, insanları korkutması, tehdit etmesi nasıl bir sonuç doğurur?

Bunların hepsi, gençleri dinden uzaklaştıran temel etkenlerdir. Bugün deizme ve ateizme yönelen gençlerin birçoğu, Allah’a inanmadıkları için değil, kendilerine din adına yapılan baskılardan, hakaretlerden ve çelişkili söylemlerden rahatsız oldukları için bu yolu seçmektedir.

2. Gençler Neden Dinden Uzaklaşıyor?

Gençlerin dinden uzaklaşmasının birçok nedeni var. Fakat bunların başında dinin yanlış anlatılması, temsil edenlerin çelişkili davranışları ve dini argümanların günümüz dünyasına uyarlanamaması gelmektedir.

Dini anlatan kişilerin samimiyetsizliği: Bir yandan lüks içinde yaşayan, siyasetle iç içe olup menfaat peşinde koşan, fakat halka sabır ve kanaat telkin eden din adamları gençlerde büyük bir güvensizlik oluşturuyor.

Dinin korku unsuru olarak kullanılması: "Şunu yaparsan yanarsın", "bunu yaparsan belan gelir" gibi söylemler yerine, İslam’ın rahmet dini olduğu anlatılmalı. Sürekli cehennemle korkutulan gençler, sonunda ya umutsuzluğa kapılıyor ya da tamamen reddediyor.

Bilim ve akılcılıktan uzak anlatılar: Gençlerin sorgulayan bir yapısı var. Sorularına mantıklı ve ikna edici cevaplar verilmediğinde "Buna inanmak zorundasın!" gibi otoriter yaklaşımlar, onları alternatif düşüncelere yöneltiyor.

Dinin sosyal adalet boyutunun göz ardı edilmesi: İslam, her zaman toplumda adalet, merhamet ve eşitliği savunmuştur. Ancak bugün dindarlık, sadece ibadetle sınırlandırılarak, ahlaki boyutu geri plana atılıyor. Haksızlıklar karşısında sessiz kalan bir din algısı gençleri soğutuyor.

Günümüzde pek çok genç, dinin ahlaki ve manevi boyutunu göremediği için uzaklaşıyor. İslam adına konuşanların erdemli, dürüst ve samimi olmaması, gençlerin dine olan ilgisini köreltiyor.

3. Yanlış Din Anlatımı ve Güncel Örnekler

Bugün Türkiye’de ve dünyada gençlerin dine yaklaşımında büyük değişimler var. Deizm, ateizm ve agnostisizm gibi kavramlar giderek daha fazla tartışılıyor. Bunun en büyük sebebi, İslam’ın özünün anlatılmaması ve dinin birtakım insanlar tarafından güç aracı olarak kullanılmasıdır.

Örnek 1: Sert ve Hakaret İçeren Vaazlar

Son yıllarda çeşitli cami kürsülerinden, televizyon programlarından veya sosyal medyadan verilen sert vaazlar gençleri dinden uzaklaştırıyor. "Kadınlar şöyle olmalı", "Gençler sapkın", "Herkes cehenneme gidecek" gibi söylemler gençlerin inançlarını sorgulamalarına neden oluyor.

Örnek 2: Lüks İçinde Yaşayan Dini Figürler

Dini anlatan bazı kişiler, halktan "tevazu" beklerken kendileri gösterişli arabalarla gezip, lüks içinde yaşıyor. Bu çelişkiyi gören gençler, dini değil, onu bu şekilde temsil edenleri sorguluyor.

Örnek 3: Dinin Korkutucu Hale Getirilmesi

Dini anlatırken sürekli felaket senaryoları üretmek, kıyamet kehanetleriyle gençleri korkutmaya çalışmak, onları dine yaklaştırmaz. Tam tersine, dini bir tehdit unsuru gibi görmelerine sebep olur.

Örnek 4: Bilim ve Akıl Karşıtlığı

Gençler, evrim, uzay, kuantum gibi bilimsel konularla ilgilenirken, bazı din adamları bilimsel gelişmeleri reddediyor. Oysa İslam tarihinde bilimle iç içe olan büyük âlimler var. Ancak bugün hâlâ "Dünya düzdür" gibi tartışmalar açıldığında, gençler dinden kopuyor.

4. Alternatif Bir Dini Anlatım Modeli Geliştirilebilir mi?

Gençleri dine yaklaştırmak için izlenmesi gereken yol çok net:

Özgürlükçü, hoşgörülü ve akılcı bir anlatım olmalı. Gençlerin sorularını küçümsemek yerine onlara cevap verilmeli.

Dinin özüne dönülmeli. İslam, ahlak ve adalet dinidir. Bunları merkeze alan bir anlatım modeli oluşturulmalı.

Dindar bireylerin örnek olması gerek. Sadece sözle değil, hayatlarıyla İslam’ı temsil etmeliler.

Gençlere sevgiyle yaklaşılmalı. Ceza ve tehdit dili yerine, merhamet ve anlayış dili kullanılmalı.

Gençler Neden Uzaklaşıyor ve Çözüm Nedir?

Günümüzde gençlerin dinden uzaklaşmasının ana sebebi, İslam'ın kendisi değil, onu yanlış anlatan ve temsil eden kişilerdir. Dinin gerçek ruhunu yansıtmayan, sert üsluplarla konuşan, kibirli ve ahlak dışı davranan insanlar, gençlerin dinden soğumasına sebep olmaktadır. Bunun en büyük örneği, dini anlattığını iddia eden bazı kişilerin çelişkili söylemleri ve korkutucu çıkışlarıdır. Çünkü din, sevgi, akıl ve mantıkla anlatılmadığında, insanlar özgün düşünmeye başlar ve kendilerini deizm, ateizm veya agnostisizm gibi farklı akımlara yöneltirler.

Bugün özellikle medyada ve toplumsal alanlarda, dini değerleri savunduğunu iddia eden ancak hayatlarında bu değerleri yansıtmayan insanlar güç merkezleri tarafından öne çıkarılmaktadır. Halil Konakçı gibi isimler, İslam'ın özüyle bağdaşmayan, dini bir korku unsuru olarak sunan ve Kur'an'ın hayattan çıkarılmasına neden olan kişiler olarak ortaya çıkmaktadır. Bunların, söylemleriyle insanlarda dini sorgulama ihtiyacı doğurduğu ve sonunda gençleri dinden uzaklaştırdığı bir gerçektir.

Devlet eliyle vakıflara ve derneklere aktarılan imkânlar, gençlerle ilgilenmek yerine genellikle ideolojik bir yapının güçlenmesine hizmet etmektedir. Bu yapıların içinde hakikatten uzak, günlük çıkarlarını düşünen insanlar, dinin samimi temsilcileri olamayacağı için gençlere de bir şey sunamamaktadır. Oysa ki, İslam'ın özünü anlayan, yaşayan ve samimi bir şekilde temsil eden kişiler gençler üzerinde daha etkili olacaktır.

Gerçek çözüm, dini anlatan kişilerin üsluplarını gözden geçirmesi, gençlerin sorularını ve ihtiyaçlarını dikkate alarak onlara çözüm sunması ve İslam'ın sevgi, adalet ve şeffaflık ilkelerine vurgu yaparak bir yaklaşım benimsemesidir. Gençlere şöyle buyurmalıyız: Din sizi korkutmak için değil, huzur ve merhamet sunmak için vardır.

Eğer dini anlatan kişiler bu sorumluluk bilinciyle hareket etmez ve sert, ayrıştırıcı, baskıcı bir üslup kullanmaya devam ederse, kaybolan nesillerin sorumluluğu bu kişilere ait olacaktır. O halde yapmamız gereken, sahte âlimlerden uzak durarak, İslam'ın özüne uygun bir şekilde gerçek müminleri model olarak ortaya koymak ve gençleri bilgiyle, mantıkla ve sevgiyle kazanmaktır.

Erol Kekeç/04.03.2025/Sancaktepe/İST

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Zamana Karşı Yarış-Kaçınılmaz Tükeniş

Hayat, bir yürüme bandında koşmaya benzer. İlk başta her şey kolaydır, tempo rahattır, nefesiniz düzenlidir, yürüyüşünüz dengelidir. Ancak zaman ilerledikçe, bandın hızı artmaya başlar. Siz farkına bile varmadan, ayaklarınız temposunu kaybetmeye başlar. Önce hızlanmaya çalışırsınız, sonra yetişmeye, en sonunda ise sadece ayakta kalabilmek için çabalarsınız. İşte tam da burada hayatın gerçeği ile yüzleşirsiniz: Zaman hızlanırken siz yavaşlarsınız. Bu ters orantı, insanın doğumundan ölümüne kadar süren kaçınılmaz bir süreçtir. Gençken her şey sınırsız görünür. Zaman bol, fırsatlar sonsuzdur. Hayat sanki hep böyle sürecekmiş gibi gelir. Koşu bandına yeni çıkmış bir insan gibi, adımlarınız güçlüdür, dizleriniz sağlam, nefesiniz derindir. Ancak yıllar geçtikçe fark edilmeden bandın hızı artmaya başlar. Önce küçük değişiklikler olur: Günler daha hızlı geçmeye başlar, sabahlar akşamlara daha çabuk bağlanır, yıllar su gibi akıp gider. Sonra bir gün, durup geriye bakarsınız. Ne kadar yol kat et...

Hangi Okulu Bitirdiğinin Ne Önemi Var Ki?

  Toplum, bireyleri değerlendirmek için genellikle diploma ve akademik başarıları temel kriter olarak belirler. Bir insanın hangi okulu bitirdiği, ne kadar eğitim aldığı ve hangi akademik unvanlara sahip olduğu, ona biçilen sosyal statü için belirleyici unsurlar olarak kabul edilir. Ancak, insanlık tarihine ve yaşanan toplumsal olaylara baktığımızda, bu anlayışın gerçek anlamda bir insanın değerini yansıtmadığını görürüz. Eğitim ve Ahlaki Değerler Eğitim, bireye bilgi kazandırır ancak insanlığı, ahlaki değerleri ve vicdani sorumluluğu kazandırmaz. Bir insan Harvard, Oxford veya Boğaziçi gibi prestijli üniversitelerden mezun olabilir ama eğer insanlıktan, adaletten ve merhametten yoksunsa, bu eğitimin bir anlamı var mıdır? Tarih bize göstermiştir ki en üst düzey eğitimi almış, çok sayıda akademik dereceye sahip insanlar bile zalimliğe, adaletsizliğe ve ahlaki yozlaşmaya düşebilmektedir. Nazi Almanya'sında doktoraları olan bilim insanları, gaddar deneylere imza atmış; en iyi okullard...

İnsan Olabilmek ve İnsan Kalabilmek- En Zor Sınav

Hayatın acımasız gerçekleriyle yoğrulan bu dünyada, insan olabilmek ve insan kalabilmek, belki de en çetin sınavdır. Çoğu zaman iyilikle kötülüğün, doğrulukla yalanın birbirine karıştığı, erdemlerin zayıflık olarak görüldüğü bir düzende, vicdanı temiz tutarak yaşamak, suyun üzerinde yürümek kadar zor olabilir. Ama yine de bu zorluğu göze almak, insana gerçek değerini kazandıran, ruhunu yücelten ve onu sıradanlıktan çıkaran yegâne yoldur. Cömert Olursun, Aptal Sanırlar Cömertlik, insanın kalbindeki zenginliğin dışa vurumudur. Paylaşmak, başkalarının mutluluğunu kendi mutluluğunun önüne koymaktır. Ancak bu dünyada, cömert insanlar çoğu zaman aptal sanılır. Çünkü toplum, çoğunlukla hesaplılığı, bencilliği ve çıkarcılığı zekâ belirtisi olarak görür. Örneğin, mal varlığını hayır işlerine adayan bir zengin, çoğu kişinin gözünde "malını çarçur eden saf" olarak nitelendirilir. Cömertliğini kötüye kullananlar, onun merhametini zayıflık olarak algılar. Hz. Ali'nin dediği gibi: ...