Ana içeriğe atla

Beyninizi Uyandırın!

Uyuyan beyninizi uyandırın.Beyin nasıl uyandırılır? Beynin uyanma zamanı gelmedi mi?
Daha etkili düşünmek için, daha etkili öğrenmek için beynimizi uyandırmak zorundayız
Biz beynimizin yaklaşık % 1 ini ya da daha azını kullanmaktayız.Peki geri kalan kısım kullanılmıyor mu? Kullanılmıyorsa bunu kullanmanın yolları nelerdir....?
Beyin potansiyelinin neden bu kadar azının kullanılmasının temel sebeplerinin başında, beynin nasıl çalıştığının, yakın zamanlara kadar bilinmemesi geliyor.
Zihinsel yeteneğimizi kullanmakta karşılaştığımız bir çok sorun,beynin temel kapasitesinin eksikliğinden değil ,onun potansiyeli ve nasıl kullanılacağı konusunda yetersiz bilgiden kaynaklanmaktadır.
Beyin geliştirmenin özü; düşünme sürecinizde etkin bir denetim sağlamak, çözülmesi güç sorunlara daha etkili bir şekilde yaklaşmanızı sağlayacak olan zihinsel araçlar geliştirmek, kendinizi hatalı sanılarınızdan, kendinize duyduğunuz güven eksikliğinden ve katı düşüncelere duyduğunuz aşırı güvenden kaynaklanan zihinsel kördüğümden kurtulmanızı sağlamaktır.
İnsan beyninin muazzam potansiyelini bilim adamları henüz keşfediyorlar
Önemi asla ikinci derece olmayan bir organ dır: BEYİN
1 dakikada insan beyninde 100.000 ile 1.000.000 arasında elektro- kimyasal reaksiyon meydana gelmektedir.
Dünyanın tüm telefon sistemlerinin karmaşıklığı beynimizin bezelye büyüklüğündeki bir parçasına eşdeğerdir.
Beyin yaşam boyunca saniyede on yeni bilgi alsa dahi dolum noktasına ulaşamıyor.
İnsan beyninde 10 milyar nöron bulunmaktadır.Her bir nöronun binden fazla sinapsı, yani sinir hücreleri arasındaki bağlantı noktaları var.Beynin nörolojik sisteminin engin iletişim ağı içindeki toplam ilişki sayısı son derece astronomiktir; bu sayı bilinen evrendeki parçacık sayısından daha fazladır
Beyni ciddi bir şekilde inceleyen nörologlar bile onun gerçek sınırlarını, hatta hangi tür beynin daha güçlü olduğunu bile belirleyememektedirler
Düşündükçe, hafızasını kullandıkça nöronlar arası bağların güçlenmesinden ve artmasından dolayı insanın hafıza gücüde gelişmektedir. Beynini kullanmayanlarda ise nöronlar arası bağlar zayıflamakta ve potansiyel hafıza gücü kullanılamamaktadır.
Bunlar sadece beynin kapasitesine bazı örnekler..
Beyin kapasitesini kullanma yöntemlerinden de kısaca bahsedersek, bunları şöyle özetleyebiliriz:
Aklı devamlı uyarmak ve akılda tutma ve önemseme pratiklerini mümkün olan her yerde yapmak gerekiyor.
Temel bellek deposunu artırmak amacıyla yeni konular ve yeni diller öğrenmek için bir program başlatma,
Zihinsel katılığınızı yenin ve onu esnetin,
Konuştuğunuz dili öğrenin ve onu anlamaya çalışın,
“Kişisel” kelime bilginizi geliştirin, basmakalıp kelimeler kullanmayı bırakın.
Duygularınıza güvenmeyi öğrenin.
Sayılara yeni bir yaklaşım geliştirin,problemlere mantıklı bir şekilde yaklaşın.
Anlayışa ulaştıran şeyleri gözlemleyin,başarınızı anımsamak üzerinde yoğunlaşın
Kendinize ayarlanın, kendi ölçüm aracınız olun
Alışılmadık sosyal durumlara katılın,kaybolmaktan korkmayın.
Duyularınızı ve dikkat alanınızı geliştirin, algılarınızı geliştirin ve onlara güvenmeyi öğrenin.
Peki beyin yaşlandıkça düşüşe geçer mi?
Profesör Mark Rosenzweig,beyin yaşlandıkça, düşüşe geçtiği tezini reddediyor ve diyor ki “eğer beyin uyarılırsa, hangi yaşta olursa olsun, insan beynindeki bağlantıların toplam sayısı artacaktır”
Bunlara örnek olarak da Rosenzweig:
“Picasso nun en iyi ürünlerini doksan yaşlarında verdiğini, ünlü besteci Haydn ın yaşamının son yıllarında en güzel bestelerinden bazılarını yazdığını “ veriyor.
Eğer beyin düzgün beslenir ve bakılırsa yaşla ilerleyeceğini anımsayın
Tarihte tüm büyük beyinler, dehalarının temelinde yaratıcı hayal güçlerini kullanmışlardır.
Çok iyi, hafıza yoktur. Eğitilmiş ya da eğitilmemiş hafıza vardır.
Modern dünyada hemen hemen her beyin fırtınası ve yaratıcı düşünme grubu yeni bağlantıların ve daha daha fazla hayal gücünün aktif arayışına dayanmaktadır.
Eğer Guinness Rekorlar Kitabına girmek size ilginç geliyorsa kendi olağanüstü belleğinizi kullanarak onu yenin.
Beyninizin size karşı değil, sizin için iyi çalışmasının tekniği olumlu düşünmenin ileri şekillerini uygulamaktır.
Yetenek yaşa bağlı değildir.
Başarmamak üzere asla kendinizi programlamayın. Başarmaya programlayın kendinizi.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Zamana Karşı Yarış-Kaçınılmaz Tükeniş

Hayat, bir yürüme bandında koşmaya benzer. İlk başta her şey kolaydır, tempo rahattır, nefesiniz düzenlidir, yürüyüşünüz dengelidir. Ancak zaman ilerledikçe, bandın hızı artmaya başlar. Siz farkına bile varmadan, ayaklarınız temposunu kaybetmeye başlar. Önce hızlanmaya çalışırsınız, sonra yetişmeye, en sonunda ise sadece ayakta kalabilmek için çabalarsınız. İşte tam da burada hayatın gerçeği ile yüzleşirsiniz: Zaman hızlanırken siz yavaşlarsınız. Bu ters orantı, insanın doğumundan ölümüne kadar süren kaçınılmaz bir süreçtir. Gençken her şey sınırsız görünür. Zaman bol, fırsatlar sonsuzdur. Hayat sanki hep böyle sürecekmiş gibi gelir. Koşu bandına yeni çıkmış bir insan gibi, adımlarınız güçlüdür, dizleriniz sağlam, nefesiniz derindir. Ancak yıllar geçtikçe fark edilmeden bandın hızı artmaya başlar. Önce küçük değişiklikler olur: Günler daha hızlı geçmeye başlar, sabahlar akşamlara daha çabuk bağlanır, yıllar su gibi akıp gider. Sonra bir gün, durup geriye bakarsınız. Ne kadar yol kat et...

Hangi Okulu Bitirdiğinin Ne Önemi Var Ki?

  Toplum, bireyleri değerlendirmek için genellikle diploma ve akademik başarıları temel kriter olarak belirler. Bir insanın hangi okulu bitirdiği, ne kadar eğitim aldığı ve hangi akademik unvanlara sahip olduğu, ona biçilen sosyal statü için belirleyici unsurlar olarak kabul edilir. Ancak, insanlık tarihine ve yaşanan toplumsal olaylara baktığımızda, bu anlayışın gerçek anlamda bir insanın değerini yansıtmadığını görürüz. Eğitim ve Ahlaki Değerler Eğitim, bireye bilgi kazandırır ancak insanlığı, ahlaki değerleri ve vicdani sorumluluğu kazandırmaz. Bir insan Harvard, Oxford veya Boğaziçi gibi prestijli üniversitelerden mezun olabilir ama eğer insanlıktan, adaletten ve merhametten yoksunsa, bu eğitimin bir anlamı var mıdır? Tarih bize göstermiştir ki en üst düzey eğitimi almış, çok sayıda akademik dereceye sahip insanlar bile zalimliğe, adaletsizliğe ve ahlaki yozlaşmaya düşebilmektedir. Nazi Almanya'sında doktoraları olan bilim insanları, gaddar deneylere imza atmış; en iyi okullard...

İnsan Olabilmek ve İnsan Kalabilmek- En Zor Sınav

Hayatın acımasız gerçekleriyle yoğrulan bu dünyada, insan olabilmek ve insan kalabilmek, belki de en çetin sınavdır. Çoğu zaman iyilikle kötülüğün, doğrulukla yalanın birbirine karıştığı, erdemlerin zayıflık olarak görüldüğü bir düzende, vicdanı temiz tutarak yaşamak, suyun üzerinde yürümek kadar zor olabilir. Ama yine de bu zorluğu göze almak, insana gerçek değerini kazandıran, ruhunu yücelten ve onu sıradanlıktan çıkaran yegâne yoldur. Cömert Olursun, Aptal Sanırlar Cömertlik, insanın kalbindeki zenginliğin dışa vurumudur. Paylaşmak, başkalarının mutluluğunu kendi mutluluğunun önüne koymaktır. Ancak bu dünyada, cömert insanlar çoğu zaman aptal sanılır. Çünkü toplum, çoğunlukla hesaplılığı, bencilliği ve çıkarcılığı zekâ belirtisi olarak görür. Örneğin, mal varlığını hayır işlerine adayan bir zengin, çoğu kişinin gözünde "malını çarçur eden saf" olarak nitelendirilir. Cömertliğini kötüye kullananlar, onun merhametini zayıflık olarak algılar. Hz. Ali'nin dediği gibi: ...