Ana içeriğe atla

21 Şubat Olay Yeri İzmir Fahrettin Altay Meydanı

Yazı farkındalık oluşturmak içindir....ALINTIDIR.

Henüz 25 inde var, yok,
 Aklı yerinde olsa, görsen on numara delikanlı,,
Pırlanta gibi bir çocuk,
elleri cebinde uzun süre bekledikten sonra
sırt üstü kafasının üzerine düştü,..

Yanına gidip bişeyin varmı dedim ,
ama artık bişeyi değil, hiç birşeyi yoktu...
Kendisi de,
Ruhu da,
Varlığı da...
Herşeyi ile "DÜŞMÜŞTÜ"
O "düşmüştü" bir kere ,
Düşürmüşlerdi serefsizler;
Pırlanta gibi çocuğu bonzai tuzağına
Ambulans çağırdım...
Çağırdığım ambulansta ki görevliler
önce ayakları ile dürttüler "insanlığı" ,
nefes alan hiçbir canlıya yapılmaması gereken bir şekilde,
utanç duydum,
Ama çocuk "düşmüştü" bir kere ,
Nabzına baktılar...
.....
Sonra birbirlerinin yüzlerine...
......
Polis çağırdılar ...
......
A4 kağıdına Tutanak tutuldu, bu kağıda gencecik bir ömre EX diye yazıldı...
....
Bir el atın da !!!
Cenaze aracına koyalım dediler....
El attık...
Telefonu çaldı...
Polis çıkardı cebinden...
-"baban çok kızacak" diye bir mesaj atılmıştı...
Ama o "düşmüştü"bir kere ....
Mesaja cevap verilmeyince telefon ısrarla çaldı
Arayan
Annesiydi !!!
Ve polis cevap verdi.
Oğlunuz "DÜŞMÜŞ"
Taksici arkadaşlar haber verdi,
hastaneye gidiyoruz,acilen gelmeniz gerek...!!!
Babası artık kızamayacak...
Annesi hep merakta kalacak....
Kendisi ise hep 25 yaşında...
Bonzai tuzağı
avına bir can daha düşürdü ...
Elleri cebindeydi ....
Sırt üstü "DÜŞÜRDÜ"...Ey AİLELERİMİZ ÇOCUKLARIMIZI DIŞLAMAYALIM....
Not; lütfen sizlerde paylaşarak bu konuya karşı hassasiyetin artmasında katkıda bulununuz

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Zamana Karşı Yarış-Kaçınılmaz Tükeniş

Hayat, bir yürüme bandında koşmaya benzer. İlk başta her şey kolaydır, tempo rahattır, nefesiniz düzenlidir, yürüyüşünüz dengelidir. Ancak zaman ilerledikçe, bandın hızı artmaya başlar. Siz farkına bile varmadan, ayaklarınız temposunu kaybetmeye başlar. Önce hızlanmaya çalışırsınız, sonra yetişmeye, en sonunda ise sadece ayakta kalabilmek için çabalarsınız. İşte tam da burada hayatın gerçeği ile yüzleşirsiniz: Zaman hızlanırken siz yavaşlarsınız. Bu ters orantı, insanın doğumundan ölümüne kadar süren kaçınılmaz bir süreçtir. Gençken her şey sınırsız görünür. Zaman bol, fırsatlar sonsuzdur. Hayat sanki hep böyle sürecekmiş gibi gelir. Koşu bandına yeni çıkmış bir insan gibi, adımlarınız güçlüdür, dizleriniz sağlam, nefesiniz derindir. Ancak yıllar geçtikçe fark edilmeden bandın hızı artmaya başlar. Önce küçük değişiklikler olur: Günler daha hızlı geçmeye başlar, sabahlar akşamlara daha çabuk bağlanır, yıllar su gibi akıp gider. Sonra bir gün, durup geriye bakarsınız. Ne kadar yol kat et...

Hangi Okulu Bitirdiğinin Ne Önemi Var Ki?

  Toplum, bireyleri değerlendirmek için genellikle diploma ve akademik başarıları temel kriter olarak belirler. Bir insanın hangi okulu bitirdiği, ne kadar eğitim aldığı ve hangi akademik unvanlara sahip olduğu, ona biçilen sosyal statü için belirleyici unsurlar olarak kabul edilir. Ancak, insanlık tarihine ve yaşanan toplumsal olaylara baktığımızda, bu anlayışın gerçek anlamda bir insanın değerini yansıtmadığını görürüz. Eğitim ve Ahlaki Değerler Eğitim, bireye bilgi kazandırır ancak insanlığı, ahlaki değerleri ve vicdani sorumluluğu kazandırmaz. Bir insan Harvard, Oxford veya Boğaziçi gibi prestijli üniversitelerden mezun olabilir ama eğer insanlıktan, adaletten ve merhametten yoksunsa, bu eğitimin bir anlamı var mıdır? Tarih bize göstermiştir ki en üst düzey eğitimi almış, çok sayıda akademik dereceye sahip insanlar bile zalimliğe, adaletsizliğe ve ahlaki yozlaşmaya düşebilmektedir. Nazi Almanya'sında doktoraları olan bilim insanları, gaddar deneylere imza atmış; en iyi okullard...

İnsan Olabilmek ve İnsan Kalabilmek- En Zor Sınav

Hayatın acımasız gerçekleriyle yoğrulan bu dünyada, insan olabilmek ve insan kalabilmek, belki de en çetin sınavdır. Çoğu zaman iyilikle kötülüğün, doğrulukla yalanın birbirine karıştığı, erdemlerin zayıflık olarak görüldüğü bir düzende, vicdanı temiz tutarak yaşamak, suyun üzerinde yürümek kadar zor olabilir. Ama yine de bu zorluğu göze almak, insana gerçek değerini kazandıran, ruhunu yücelten ve onu sıradanlıktan çıkaran yegâne yoldur. Cömert Olursun, Aptal Sanırlar Cömertlik, insanın kalbindeki zenginliğin dışa vurumudur. Paylaşmak, başkalarının mutluluğunu kendi mutluluğunun önüne koymaktır. Ancak bu dünyada, cömert insanlar çoğu zaman aptal sanılır. Çünkü toplum, çoğunlukla hesaplılığı, bencilliği ve çıkarcılığı zekâ belirtisi olarak görür. Örneğin, mal varlığını hayır işlerine adayan bir zengin, çoğu kişinin gözünde "malını çarçur eden saf" olarak nitelendirilir. Cömertliğini kötüye kullananlar, onun merhametini zayıflık olarak algılar. Hz. Ali'nin dediği gibi: ...