Ana içeriğe atla

T.C. Cumhurbaşkanlığına


Sayın Cumhurbaşkanım,

Sizi Allah’ın selamı ile selamlıyor; yüce milletimizin huzuru, refahı ve adaleti için gösterdiğiniz tüm çabalar için samimi şükranlarımı sunuyorum.

Bu satırları; bir araştırmacı, sosyolog, aile danışmanı ve eğitimci-yazar kimliğimle, aynı zamanda vatanına, devletine ve milletine gönülden bağlı bir vatandaş olarak, yapıcı bir niyetle kaleme alıyorum.
Amacım; ülkemizde gözlemlediğimiz toplumsal sıkıntıları açık yüreklilikle dile getirip, çözüm yolları sunmak ve bu sıkıntıların devamı halinde doğabilecek tehditlere dikkat çekmektir.

Öncelikle, savunma sanayi, altyapı ve dış politika alanlarında gösterdiğiniz başarıları gönülden takdir ettiğimi belirtmek isterim.
Ancak, ülkemizin sosyal dokusu her geçen gün biraz daha örselenirken, yalnızca yapıcı eleştirilerle daha güçlü yarınlar için üzerimize düşen sorumluluğu yerine getirmek istiyorum.

Bu çerçevede, ülkemizin bugün karşı karşıya olduğu ana sorunlardan bir kısmını önceliğine binaen madde madde sunmak istiyorum:

1. Aile Yapısında Derin Çözülme

  • Boşanma oranlarında dramatik artış.

  • Evliliklerin geç yaşlara sarkması, evlenmeme eğilimi.

  • Aile içi şiddet, ilgisizlik, kopukluk.

  • Çocukların sevgi ve disiplin yoksunluğu.

  • Çekirdek aileden yalnız bireye geçiş ve yaşlıların yalnızlaşması.

2. Gençlikte Umutsuzluk ve Kimlik Krizi

  • Gençlerin büyük bir kısmı yurt dışına gitme hayali kuruyor.

  • Mesleksiz, hedefsiz, idealsiz bir nesil büyüyor.

  • Milli ve manevi değerlere yabancılaşma.

  • Uyuşturucu, alkol ve bağımlılık oranlarında ürkütücü artış.

3. Ekonomik Buhran ve Hayat Pahalılığı

  • Gıda, kira, ulaşım ve enerji fiyatlarındaki durdurulamaz artış.

  • Orta sınıfın yok olması, gelir uçurumunun büyümesi.

  • Gençlerin, emeklilerin ve dar gelirlilerin temel ihtiyaçlarını dahi karşılayamaması.

  • Borç ekonomisi ve günü kurtarma anlayışı.

4. Kurumsal Liyakatsizlik ve Çürüme

  • Atamalarda liyakat değil sadakat ve yakınlık kriterinin öne çıkması.

  • Bilgi, birikim, tecrübe yerine aidiyetin tercih edilmesi.

  • Gençlerin adalete ve devlet mekanizmasına olan güven kaybı.

5. Adalete Erişimde Adaletsizlik

  • Mahkemelerde süren davaların yıllarca sonuçlanmaması.

  • Büyük balıkların küçük balıkları yutması.

  • Zayıfın hukuk karşısında yalnız ve çaresiz kalması.

6. Çeteleşme, Mafyalaşma ve Suç Örgütlerinin Genişlemesi

  • Özellikle gençler arasında yeraltı suç örgütlerine yönelim.

  • Rant kavgalarının silahlı çatışmalara dönüşmesi.

  • Kentlerde “kendi hukukunu uygulayan” mafyatik yapılar.

  • Devlet otoritesine olan güvenin sarsılması.

7. Medya ve TV Programlarının Toplumsal Yıkımı

  • Magazinleşmiş, seviyesiz, ahlaki değerleri hiçe sayan yayınlar.

  • Şiddeti, dolandırıcılığı, aldatmayı normalleştiren içerikler.

  • Kadın-erkek ilişkilerini aşağılayan diziler ve yarışmalar.

  • Gençlerin zihninde çarpık ilişkilerin meşrulaştırılması.

8. Uyuşturucu ve Bağımlılık Tehdidi

  • Uyuşturucu kullanım yaşının 11-12'ye kadar düşmesi.

  • Mahalle aralarına kadar yayılan zehir ticareti.

  • Yetim çocuklar, aile çatlaklarından doğan gençlik boşlukları.

9. Sosyal Medya Manipülasyonu ve Ahlaki Erozyon

  • Gençler arasında şöhret hırsı, beden teşhiri ve popülerlik saplantısı.

  • Gerçek hayattan kopuş, sanal bağımlılık.

  • Algıların gerçeklerin önüne geçmesi.

10. İşsizlik ve Umutsuzluk Çemberi

  • Üniversite mezunlarının iş bulamaması.

  • Asgari ücretli işlerde eğitimli gençlerin çalışması.

  • İşsizlik oranlarında yüksek seyir.

11. Tarımın, Hayvancılığın ve Üretimin Çöküşü

  • Köylü nüfusun azalması, üretimin ithalata bağımlı hale gelmesi.

  • Gıda krizinin kapıda olması.

12. Kentsel Yaşamda Yozlaşma ve Güvensizlik

  • Kentlerde artan yalnızlık, yabancılaşma ve güvensizlik duygusu.

  • Komşuluk ilişkilerinin bitmesi.

13. Değerler ve Ahlaki Erozyon

  • İyilik, sadakat, vefa, sabır gibi kavramların gözden düşmesi.

  • Hayatın her alanında bireysellik, çıkarcılık ve menfaatçiliğin yükselişi.

Önerilerim

  1. Aileyi Koruma Seferberliği Başlatılmalı.

    • Maddi destekler, manevi eğitim projeleri, medya desteği sağlanmalı.

  2. Gençlik Politikaları Acilen Revize Edilmeli.

    • Ahlak eğitimi, istihdam imkanları ve girişimcilik desteklenmeli.

  3. Liyakat Sistemine Mutlak Dönülmeli.

    • Kamuya girişte şeffaflık ve ehliyet esas alınmalı.

  4. Mafya ve Suç Örgütlerine Karşı Demir Yumruk Uygulanmalı.

    • Yargı, emniyet ve kamu gücü tam kararlılıkla kullanılmalı.

  5. Medya ve TV İçeriklerine Sıkı Denetim Getirilmeli.

    • Ahlaki ve milli değerlere aykırı yayınlara ağır yaptırımlar uygulanmalı.

  6. Uyuşturucuyla Sıfır Tolerans Mücadelesi Başlatılmalı.

    • Okullarda, mahallelerde yoğun kampanyalar ve müdahaleler yapılmalı.

  7. Tarım, Hayvancılık ve Üretim Acilen Teşvik Edilmeli.

    • Köy yaşamı cazip hale getirilmeli.

  8. Ekonomi Gerçek Üretim Üzerinden Güçlendirilmeli.

    • İnşaat yerine tarım, teknoloji ve sanayi desteklenmeli.

  9. Adalet Sistemi Hızlandırılmalı.

    • İstinaf ve temyiz süreçleri sadeleştirilmeli.

  10. Sosyal Medya Kullanımı Bilinçlendirilmeli.

    • Algı savaşlarına karşı bilinçlendirme projeleri yapılmalı.

Öngörüler- Eğer Tedbir Alınmazsa...

  • Aile kurumunun tamamen çökmesiyle toplum kimliksiz ve köksüz hale gelecektir.

  • Gençlik umutsuzluğa kapılarak kitlesel beyin göçü yaşanacaktır.

  • Çeteleşme, mafyalaşma artacak; şehirlerde güvenlik sorunu büyüyecektir.

  • Toplumda bireyselleşme ve yalnızlaşma ile birlikte psikolojik rahatsızlıklar salgın gibi yayılacaktır.

  • Ekonomik krizler derinleşerek sosyal patlamalara yol açabilecektir.

  • Yargıya güven kaybı, kaos ve anarşi riskini doğuracaktır.

  • Üretim zayıfladığı için gıda krizleri, enerji bağımlılığı ve dışa bağımlılık artacaktır.

  • Değerler erozyonu sonucu ahlaki çöküntü hızlanacak, toplumsal çözülme kaçınılmaz olacaktır.

Son Sözüm

Sayın Cumhurbaşkanım,

Bu eleştiriler ve uyarılar bir karalama veya umutsuzluk metni değildir.
Bilakis, bu vatanın ekmeğini yiyen bir evlat olarak, daha güzel bir Türkiye için samimi bir çırpınıştır.
Geleceğimizi korumak için bugün adım atmak zorundayız.
Sizden ricamız; halkın kalbinden yükselen bu sesi duymanız ve tarihi bir dirilişe öncülük etmenizdir.

Allah yâr ve yardımcınız olsun.

Saygılarımla arz ederim.

Araştırmacı Düşünür
Aile Danışmanı
Sosyolog
Eğitimci-Yazar
Erol Kekeç

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Zamana Karşı Yarış-Kaçınılmaz Tükeniş

Hayat, bir yürüme bandında koşmaya benzer. İlk başta her şey kolaydır, tempo rahattır, nefesiniz düzenlidir, yürüyüşünüz dengelidir. Ancak zaman ilerledikçe, bandın hızı artmaya başlar. Siz farkına bile varmadan, ayaklarınız temposunu kaybetmeye başlar. Önce hızlanmaya çalışırsınız, sonra yetişmeye, en sonunda ise sadece ayakta kalabilmek için çabalarsınız. İşte tam da burada hayatın gerçeği ile yüzleşirsiniz: Zaman hızlanırken siz yavaşlarsınız. Bu ters orantı, insanın doğumundan ölümüne kadar süren kaçınılmaz bir süreçtir. Gençken her şey sınırsız görünür. Zaman bol, fırsatlar sonsuzdur. Hayat sanki hep böyle sürecekmiş gibi gelir. Koşu bandına yeni çıkmış bir insan gibi, adımlarınız güçlüdür, dizleriniz sağlam, nefesiniz derindir. Ancak yıllar geçtikçe fark edilmeden bandın hızı artmaya başlar. Önce küçük değişiklikler olur: Günler daha hızlı geçmeye başlar, sabahlar akşamlara daha çabuk bağlanır, yıllar su gibi akıp gider. Sonra bir gün, durup geriye bakarsınız. Ne kadar yol kat et...

Hangi Okulu Bitirdiğinin Ne Önemi Var Ki?

  Toplum, bireyleri değerlendirmek için genellikle diploma ve akademik başarıları temel kriter olarak belirler. Bir insanın hangi okulu bitirdiği, ne kadar eğitim aldığı ve hangi akademik unvanlara sahip olduğu, ona biçilen sosyal statü için belirleyici unsurlar olarak kabul edilir. Ancak, insanlık tarihine ve yaşanan toplumsal olaylara baktığımızda, bu anlayışın gerçek anlamda bir insanın değerini yansıtmadığını görürüz. Eğitim ve Ahlaki Değerler Eğitim, bireye bilgi kazandırır ancak insanlığı, ahlaki değerleri ve vicdani sorumluluğu kazandırmaz. Bir insan Harvard, Oxford veya Boğaziçi gibi prestijli üniversitelerden mezun olabilir ama eğer insanlıktan, adaletten ve merhametten yoksunsa, bu eğitimin bir anlamı var mıdır? Tarih bize göstermiştir ki en üst düzey eğitimi almış, çok sayıda akademik dereceye sahip insanlar bile zalimliğe, adaletsizliğe ve ahlaki yozlaşmaya düşebilmektedir. Nazi Almanya'sında doktoraları olan bilim insanları, gaddar deneylere imza atmış; en iyi okullard...

İnsan Olabilmek ve İnsan Kalabilmek- En Zor Sınav

Hayatın acımasız gerçekleriyle yoğrulan bu dünyada, insan olabilmek ve insan kalabilmek, belki de en çetin sınavdır. Çoğu zaman iyilikle kötülüğün, doğrulukla yalanın birbirine karıştığı, erdemlerin zayıflık olarak görüldüğü bir düzende, vicdanı temiz tutarak yaşamak, suyun üzerinde yürümek kadar zor olabilir. Ama yine de bu zorluğu göze almak, insana gerçek değerini kazandıran, ruhunu yücelten ve onu sıradanlıktan çıkaran yegâne yoldur. Cömert Olursun, Aptal Sanırlar Cömertlik, insanın kalbindeki zenginliğin dışa vurumudur. Paylaşmak, başkalarının mutluluğunu kendi mutluluğunun önüne koymaktır. Ancak bu dünyada, cömert insanlar çoğu zaman aptal sanılır. Çünkü toplum, çoğunlukla hesaplılığı, bencilliği ve çıkarcılığı zekâ belirtisi olarak görür. Örneğin, mal varlığını hayır işlerine adayan bir zengin, çoğu kişinin gözünde "malını çarçur eden saf" olarak nitelendirilir. Cömertliğini kötüye kullananlar, onun merhametini zayıflık olarak algılar. Hz. Ali'nin dediği gibi: ...