"Ey insan! Muhakkak ki, sen Rabbine varan bir yol üzerinde çabalayıp durmaktasın ve nihayet ona varacaksın."
Aman Allah'ım! Ne büyük bir uyarı bu! Beyinleri sarsan, kalpleri kavuran, ruhu titreten bir gerçeklik. Kaçış yok, son nefese kadar ne kadar hızlı veya ne kadar yavaş ilerlersen ilerle, gideceğin yer bellidir. Ne yana dönersen dön, hangi yolu seçersen seç, nihayetinde hesap gününe varacaksın!
Ey insan! Elindeki belgeler mi sana kurtuluş vadediyor? Yaşaman ve ölmen senin elinde mi? Hayır! Sen, mutlak bir gücün tasarrufundasın. Ne kadar büyük konuşursan konuş, ne kadar unutmaya çalışırsan çalış, gerçek değişmez: Dönüş Allah'adır!
Zavallı insan... Kendi benliğinde kaybolmuş, gafletle sarhoş olmuş, bir anlık dünyaya kapılmış. Kısa ömrünü büyük bir hazine gibi görüp harcamaktan geri durmuyor. Kulakları var, ama duymuyor. Gözleri var, ama görmüyor. Kalbi var, ama hissetmiyor. Hayvanlar gibi otlanıp duruyor; kendisini ne beklediğini düşünmeden, günün akışına kapılıyor. Allah'ın defalarca gönderdiği uyarıları duymazlıktan geliyor. Oysa kaçacak bir yerin yok ey insan! Kaçtığın her yol, seni O'na götürür.
Ne zaman ki yüreğine bir hüzün çöker, ne zaman ki bir çaresizlik hissedersin, o an Rabbin seni kendisine çağırıyor demektir. Ama sen duymamak için direniyorsun. Çünkü hesap vermekten korkuyorsun. Oysa korkman gereken şey, hatalarınla yüzleşmemek, tevbe kapısını aralamamaktır.
Ey insan! Rabbin seni defalarca uyardı: "Nereye gidersen git, hangi yöne saparsan sap, sonunda bana döneceksin!" Ama sen, hesapsız bir yaşam içinde, Allah'ın seni hesaba çekmeyeceğini mi sandın? Kendini kandırma!
Gerçek liderler, gerçek şuurlu kullar, Allah'ın kendilerini dünyevî aldanışlardan uzak tutması için dua ederler. Onlar bilirler ki dünyadaki imtihan ne kadar zor olursa olsun, ahiretin dehşeti karşısında hiç kalır.
Gün gelecek, bedenler yanacak, deriler kavrulacak, nefesler kesilecek... Ve o gün geldiğinde artık dönmek, bir şans daha istemek nafile olacak. Ey gaflete dalanlar, o vakit geldiğinde keşke demek için şimdiden mi çabalıyorsunuz?
O gün, hiçbir şekilde ölüm dahi bir kurtuluş olmayacak. Cehennem ateşi, ölümü dahi unutturacak kadar şiddetli olacak. Oysa yeryüzündeyken, insanlar bu gerçeğe sırt çevirmiş, sanki cehennem yokmuş gibi yaşamışlar.
Allah'ın huzuruna çıkmaktan kaçacak bir yerin mi var? Sana nefes veren Allah, nefesini almayacak mı? Seni topraktan yaratan, seni tekrar toprağa döndürmeyecek mi?
Ey insan! Sana bir soru: Benim yeryüzümü terk edip başka bir yere gidebilir misin? Hangi özgürlüğünle Rabbinin gücünü inkâr ediyorsun? Tüm yönlerin sonu Allah'a varır. Tüm yollar sonunda O'nun huzuruna çıkar. Madem ki O'nun dışında bir sığınağın yok, o halde neden hala gafletle yaşıyorsun?
Allah'ın rahmeti büyüktür, kapısı herkese açıktır. Ama bu kapıya yönelmek istemeyenler, ölümle birlikte artık hiçbir çıkış yolunun kalmadığını anlayacaklardır.
Ey insan! Allah sana ne zaman seslense, kalbin duyuyor mu? O'nun çağrısını işitiyor musun?
"Ey Rabbimiz! Unuttuk veya yanıldıksak bizi mesul tutma. Ey Rabbimiz! Bizden öncekilere yüklediğin gibi, bize de ağır yük yükleme. Ey Rabbimiz! Bize gücümüzün yetmeyeceği yükü taşıtma. Affet bizi, bağışla bizi. Acı bize. Sen bizim Mevlamız'sın, kâfirler güruhuna karşı yardım et bize." (Bakara Suresi/ 286)
Ve unutma- Dönüş Rabbine olacaktır!
Yorumlar
Yorum Gönder