Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Ayıp Olur Diyerek Çürüyen Ruhlar

  1. Ayıp Olur Mantığının Görünmez Zincirleri İnsanın hayatı boyunca sırtına yüklediği en ağır zincirlerden biri, “ayıp olur” diye başlayan düşüncelerdir. Bu zincirler, demirden değil görünmez ipliklerden örülüdür. Ama o iplikler, zamanla insanın kalbini, aklını ve iradesini öylesine sıkıca sarar ki, kişi kendisini köleleşmiş halde bulur. “Komşu kırılır, ayıp olur.” “Arkadaş gücenir, ayıp olur.” “Yakınım darılır, ayıp olur.” “Toplum ne der, ayıp olur.” Bu dört kelimelik cümleler, aslında insanı kendi hakikatinden uzaklaştıran büyülü sözler gibidir. İçinde merhamet, anlayış ve incelik varmış gibi görünür. Ama gerçekte, insanı kendisi olmaktan çıkarıp başkalarının menfaatine hizmet eden bir piyon haline getirir. Ayıp olur mantığı, başlangıçta “erdem” gibi durur. Sanki kırmamak, üzmemek, incitmemek adına ahlaki bir tercihtir. Fakat yıllar geçtikçe, bu mantığın insanı ne kadar hırpaladığını fark ederiz. Çünkü her “ayıp olur” dediğimizde, kendi gerçeğimizden bir parça daha çalarız. ...
En son yayınlar

Kırık Aynalar

  Yola çıkmak Her insanın hayatında bir gün, gitmeye karar verdiği bir an gelir. Bu gidiş bazen bir şehirden olur, bazen bir insandan, bazen de insanın kendi eski hâlindendir. Gitmek, aslında terk etmekten çok, yeniden başlamaktır. Çünkü insan kalabalıklar içinde de yalnız kalabilir; bazen kendi evinde bile yabancı gibi hissedebilir. İşte o an, gitmek bir mecburiyet değil, bir kurtuluş olur. Giderken, insan yanına çok şey alır. Çocukluğundan kalan kırıntılar, yarım kalmış dualar, söylenmemiş sözler… Bunların hepsi, farkında olmadan bavulun en ağır yükleri hâline gelir. İnsan sandığını, kıyafetlerini, eşyalarını geride bırakabilir, ama kırgınlıklarını, pişmanlıklarını ve umutlarını hep yanında taşır. Bir bilgenin dediği gibi: “İnsanın en ağır yükü kendi omzundadır; kimi taşır, kimi saklar, kimi unutur, kimiyle ömür boyu yaşar.” Gitmek, aynı zamanda yüzleşmektir. Yolda insan, en çok kendisiyle karşılaşır. Çünkü yol, sadece adımların toplandığı bir mesafe değil; yol, insanın içine doğ...

Kur’an’a Göre Allah’ın İstediği Aile Modeli

1. Ailenin Kökeni ve Varlık Amacı Nisa Suresi /1 “Ey insanlar! Sizi bir tek nefisten yaratan, ondan da eşini yaratan ve o ikisinden birçok erkek ve kadın üreten Rabbinize karşı gelmekten sakının...” Allah’ın istediği aile, aynı nefisten yaratılmış iki insanın birliğine dayanır. Burada üstünlük, cinsiyet, mal, soy veya güç değildir. Eşitlik ve tamamlayıcılık esastır. Aile, sadece biyolojik bir birliktelik değil; yaratılışın sırrının yeryüzündeki tecellisi dir. Erkek ve kadın, birbirinin eksiklerini örten, zaaflarını koruyan ve fıtratı tamamlayan iki parçadır. Yaşam alanındaki karşılığı: Eşler birbirine “ben” ve “sen” diye değil, “biz” diye bakar. Evde kimse kimseyi gölgelemez; biri diğerini yok saymaz. Yuvanın kapısından içeri girildiğinde üstünlükler değil, rahmet ve takva hükmeder. 2. Sevgi ve Merhamet Temelli Birliktelik Rum Suresi/21 “O’nun ayetlerinden biri de, kendileriyle huzur bulasınız diye size kendi cinsinizden eşler yaratması ve aranıza sevgi ve merhamet koy...

İnsan Varoluşunun Yolculuğu

Yaşamak ile Anlam Arasındaki Uçurum İnsan, yalnızca yaşamak için yaratılmış olsaydı, bugüne dek göğe şehirler diken, okyanusları aşan, yıldızlara ulaşmayı hayal eden bir varlık olmazdı. Bedenin hayatta kalması, ruhun da hayatta kaldığı anlamına gelmez. Gözleri açık bir şekilde ömrünü tüketen, ama aslında yaşamayan milyonlarca insan, bunun kanıtıdır. Yaşamak, biyolojik bir olgudur. Anlamlı yaşamak ise ruhsal bir seçimdir . İşte bu yüzden, “İnsan varoluşunun sırrı yalnız yaşamak değil, uğruna yaşanılacak bir değere sahip olmaktır” sözü, insanlık tarihi boyunca tekrar tekrar farklı dillerde, farklı coğrafyalarda, farklı inançlarda söylenmiş, ama özü değişmemiş bir hakikattir. Homo sapiens, yalnızca avlanmak, üremek, barınmak için değil; uğruna öleceği, uğruna yaşayacağı idealler, inançlar, sevdalar, davalar bulmak için yaratılmış gibidir. Antik Yunan’da bu “arete” idi — erdem. Doğu’da “dharma” — kutsal görev. Semavi dinlerde “emanet” — insanın sırtına yüklenen ilahi sorumluluk. İnsan...