Yola çıkmak Her insanın hayatında bir gün, gitmeye karar verdiği bir an gelir. Bu gidiş bazen bir şehirden olur, bazen bir insandan, bazen de insanın kendi eski hâlindendir. Gitmek, aslında terk etmekten çok, yeniden başlamaktır. Çünkü insan kalabalıklar içinde de yalnız kalabilir; bazen kendi evinde bile yabancı gibi hissedebilir. İşte o an, gitmek bir mecburiyet değil, bir kurtuluş olur. Giderken, insan yanına çok şey alır. Çocukluğundan kalan kırıntılar, yarım kalmış dualar, söylenmemiş sözler… Bunların hepsi, farkında olmadan bavulun en ağır yükleri hâline gelir. İnsan sandığını, kıyafetlerini, eşyalarını geride bırakabilir, ama kırgınlıklarını, pişmanlıklarını ve umutlarını hep yanında taşır. Bir bilgenin dediği gibi: “İnsanın en ağır yükü kendi omzundadır; kimi taşır, kimi saklar, kimi unutur, kimiyle ömür boyu yaşar.” Gitmek, aynı zamanda yüzleşmektir. Yolda insan, en çok kendisiyle karşılaşır. Çünkü yol, sadece adımların toplandığı bir mesafe değil; yol, insanın içine doğ...
Huzurlu yürek, mutlu aile; Sadakatli eş, güvenli nesil; Umutlu çocuk, sıcak iletişim diyorsanız,Hayata koşun!